Zümrüdüanka: rızk ve sıkıntı DUASI


Peygamber Efendimiz’in öğrettiği, helal rızık ve bolluk bereket için okunacak dua nedir? Helak rızık ve bereket duasının Arapça yazılışı, Türkçe okunuşu ve anlamı...
En hayırlı kazanç alın teri ile kazanılan helal kazançtır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:
“Doğrusu, insan için kendi çalışmasından (gayretinin neticesinden) başka bir şey yoktur.” (Necm, 39)
BOLLUK BEREKET DUASI
Mükâtep bir köle[1] Hz. Ali’ye -radıyallâhu anh- gelerek:
“–Borcumu ödeyecek gücüm yok, bana yardım et!” demişti. O da:
“–Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in bana öğrettiği duâyı ben de sana öğreteyim mi? Buna devâm ettiğin takdirde, üzerinde Sebir Dağı kadar borç olsa bile Allah Teâlâ onu ödemene yardım eder” dedi ve şu duâyı okudu:
  • Bereket Duası Arapça Yazılışı:
اللَّهُمَّ اكْفِنِي بِحَلَالِكَ عَنْ حَرَامِكَ، وَأَغْنِنِي بِفَضْلِكَ عَمَّنْ سِوَاكَ
  • Bereket Duası Türkçe Okunuşu:
“Allâhümmekfinî bihelâlike an harâmik, ve ağninî bifazlike ammen sivâk.”
  • Bereket Duası Anlamı:
“Allah’ım! Bana helâl rızık nasip ederek beni haramlardan koru! Lûtfunla beni Sen’den başkasına muhtaç etme!” (Tirmizî, Deavât, 110/3563; Ahmed, I, 153)
Dipnot:
[1] Hürriyetine kavuşmak için efendisiyle belli bir miktar üzere anlaşan köle.
ALLAH’IN RIZKINA KEFİL OLDUĞU KUL
Peygamber Efendimizin ashabına ibret olsun diye anlattığı; Allah’a tevekkül, ahde vefâ ve ticâret ahlâkı gibi mühim konuları işleyen kıssa...
Ebû Hüreyre (r.a.) nakletmektedir:
Resûlullah İsrail oğullarından bir kimsenin şu kıssasını anlattı:
“Benî İsrâil’den bir kimse arkadaşından bin dinar borç taleb etti. O ise:
– Bana şahidlerini getir, onların huzurunda vereyim de şâhid olsunlar. dedi. Borç isteyen:
– Şâhid olarak Allah yeter! dedi. Diğeri:
– Öyleyse buna kefil getir. dedi. Borç isteyen:
– Kefil olarak Allah yeter. dedi. Diğeri:
– Doğru söyledin. dedi ve belli bir vâdeye kadar parayı ona verdi.
Adam deniz yolculuğuna çıktı ve ihtiyâcını gördü. Sonra borcunu vâdesi içinde ödemek maksadıyla geri dönmek üzere bir gemi aradı fakat bulamadı. Bunun üzerine bir odun parçası alıp içini oydu. Sâhibine hitâben yazdığı mektupla birlikte bin dinarı oyuğa yerleştirdi. Sonra oyuğun ağzını kapatıp düzledi ve denize getirip:
– Ey Allahım! Biliyorsun ki, ben falandan bin dinar borç almıştım. Benden şâhid istediğinde «Şâhid olarak Allah yeter!» demiştim. O da şâhid olarak Sen’den râzı oldu. Benden kefil isteyince de «Kefil olarak Allah yeter!» demiştim. O da kefil olarak Sen’den râzı olmuştu. Ben ise şimdi bir gemi bulmak için gayret ettim, fakat bulamadım. Şimdi onu Sana emânet ediyorum! dedi ve odun parçasını denize attı. Odun denize gömüldü.
Sonra oradan ayrılıp memleketine gidecek bir gemi aramaya devâm etti.
Diğer taraftan borç veren kimse de parasını getirecek bir gemi gelir ümidi ile (sâhilde ufuklara) bakmaya başladı. Bu arada, içinde parası bulunan odun parçasını buldu. Onu âilesine odun yapmak üzere aldı. Odunu testere ile bölünce parayı ve mektubu buldu.
Bir müddet sonra borç alan kimse geldi. Bin dinar alarak adamın yanına geldi:
– Malını getirmek için durmadan gemi aradım, ancak bundan önce gelen bir gemi bulamadım. dedi. Alacaklı:
– Sen bana bir şeyler göndermiş miydin? diye sordu. Borçlu:
– Ben sana, daha önce bir gemi bulamadığımı söyledim. dedi. Alacaklı:
– Allah Teâlâ hazretleri, odun parçası içerisinde gönderdiğin parayı senin yerine ödedi. Şimdi bu getirdiğin bin dinarı al ve selâmetle git. dedi.” (Buhârî, Kefâlet, 1)
Sevgili Peygamberimiz anlattığı bu kıssa ile Allah’a tevekkül, ahde vefâ, ticâret ahlâkı gibi mühim konuları müşahhas ve duygulu bir şekilde sahâbîlerine öğretmiştir.


İHTİYAÇ DUASI


İHTİYAÇ DUASI

Peygamber Efendimiz’in öğrettiği, ihtiyaç (hacet) anında okunacak dua...
Bir kimse Osman bin Affân’ın (r.a) yanına bir ihtiyacı için sık sık gidiyor, fakat Hz. Osman (r.a) ona iltifat etmiyor, ihtiyacını görmüyordu. Bu kimse Osman bin Huneyf (r.a) ile karşılaştı ve durumu ona şikâyet etti.
İHTİYAÇ İÇİN OKUNACAK DUA
Osman bin Huneyf (r.a) ona şu tavsiyede bulundu: “–Su kabını getirip abdest al, sonra da mescide giderek iki rekât namaz kıl! Namazın sonunda: «Allâh’ım, Rahmet Peygamberi olan Nebiyy-i Ekrem’in Muhammed (s.a.v) hürmetine Sen’den istiyor ve Sana yöneliyorum. Ey Muhammed! Şu ihtiyacımın karşılanması için, Sen’i vesîle edinerek Rabbime yöneliyorum. Allâh’ım, O’nu benim için şefâatçi kıl!» diye duâ et ve peşinden ihtiyacını söyle!”
O zât gitti ve kendisine söylenenleri yaptı. Ardından da Osman bin Affân’ın kapısına vardı. Kapıcı onun elinden tuttu, Hz. Osman’ın (r.a.) yanına götürüp oradaki mindere oturttu.
Hz. Osman (r.a): “–İhtiyacın nedir?” diye sordu. O da söyledi.
Hz. Osman (r.a) isteğini derhâl yerine getirdi ve: “–Şimdiye kadar bir ihtiyacının olabileceği hiç hatırıma gelmemişti. Bundan sonra bir ihtiyacın olursa hemen bize gel!” dedi. Murâdına nâil olan zât, Halîfe’nin huzûrundan ayrıldıktan sonra doğruca Osman bin Huneyf’e giderek: “–Allah seni hayırla mükâfatlandırsın, sen benim için Halîfe ile konuşuncaya kadar o benim ihtiyacımı görmüyor ve bana iltifat etmiyordu.” dedi.
Bu söze şaşıran Osman bin Huneyf (r.a) şöyle dedi: “–Vallâhi ben Halîfe ile konuşmadım. Lâkin şöyle bir hâdiseye şâhit olmuştum: Bir âmâ, Re­sû­lullah Efendimiz’e ge­le­rek: «–Yâ Resû­lâllah! Allâh’a yal­var da gö­züm­de­ki has­ta­lı­ğı gi­der­sin! Gö­zü­mün kör ol­ma­sı ba­na çok zor ge­li­yor!» de­di.
HACET (İHTİYAÇ) DUASI
Peygamber Efen­di­miz: «–Di­ler­sen sab­ret, bu se­nin için da­ha ha­yır­lı­dır.» bu­yur­dular. Âmâ ise: «–Yâ Resû­lâllah! Be­ni elim­den tu­tup gö­tü­re­cek kim­sem yok. Bu hâl ba­na çok me­şak­kat ve­ri­yor. Lüt­fen göz­le­ri­min açıl­ma­sı için duâ edi­niz!» de­yin­ce Pey­gam­ber Efen­di­miz (s.a.v): «–Su kabını getir ve ab­dest al! Son­ra iki rekât na­maz kıl! Ar­dın­dan da:
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ وَأَتَوَجَّهُ إِلَيْكَ بِنَبِيِّكَ مُحَمَّدٍ نَبِيِّ الرَّحْمَةِ. يَا مُحَمَّدُ إِنِّي تَوَجَّهْتُ بِكَ إِلَى رَبِّي فِي حَاجَتِي هٰذِهِ لِتُقْضَى لِيَ اَللّٰهُمَّ فَشَفِّعْهُ فِيَّ
“Allâh’ım! Rah­met pey­gam­be­ri olan Ne­biyy-i Ekrem’in Mu­ham­med (s.a.v) ile (O’nun hür­me­ti­ne) Sen’in zâ­tın­dan di­li­yor ve Sa­na yö­ne­li­yo­rum... Yâ Mu­ham­med! İh­ti­ya­cı­mın karşılanması için Se­n’i vesîle edinerek Rab­bi­me yö­ne­li­yo­rum!.. Allâh’ım! O’nu ba­na, şefâat­çi kıl!..” diye duâ et!» buyurdular. Vallâhi biz henüz ayrılmamıştık, aramızdaki konuşma uzamıştı. Derken o âmâ zât, Efendimiz’in yanına geldi. Sanki onda daha önce hiçbir rahatsızlık yokmuş gibiydi, tamamen iyileşmişti.”[1] Biz bu duâyı okuyacağımız zaman, “Yâ Muhammed” hitâbı yerine “Yâ Resûlâllah!” dememiz, Allah Resûlü Efendimiz’e hürmette kusur etmemiş olmak için daha münâsiptir. Efendimiz’in, bu rivâyette ism-i şerîflerini açıkça ifâde etmeleri, o sahâbîye tanıdıkları istisnâî bir cevazdır.[2]
Dipnotlar:
[1] Bkz. Tir­mi­zî, De­avât, 118/3578; İbn-i Mâce, İkāme, 189; Nesâî, Kübrâ, VI, 169; Ahmed, IV, 138; Hâ­kim, I, 707-708; Beyhakî, Delâil, V, 464; Heysemî, II, 279.
[2] Allâme Yûsuf bin İsmâil en-Nebhânî, el-Fedâilü’l-Muhammediyye, Haleb 1414, s. 230.

SIKINTIYA DÜŞÜNCE OKUNACAK DUA

Peygamber Efendimiz’in öğrettiği, her türlü sıkıntıyı gideren dua... 
Hz. Ali (r.a.) şöyle der:
“Resûlullah Efendimiz, başıma bir sıkıntı geldiğinde bana şöyle demeyi öğrettiler:
لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ، سُبْحَانَ اللّٰهِ وَتَبَارَكَ اللّٰهُ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ
«Halîm ve Kerîm olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Yüce Arş’ın Rabbi olan Allah’ı her türlü noksan sıfatlardan tenzîh ederim, O ne yüce bir varlıktır. Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur».” (Ahmed, I, 91, 92, 94)
HZ. YUNUS’UN (A.S) SIKINTILI ZAMANDA OKUDUĞU DUA
Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem– Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“– Ben bir söz bilirim ki, büyük bir üzüntüye, sıkıntıya düşmüş bir kul söylerse, Allah Teâlâ ona muhakkak bir çıkış yolu açar. Bu, kardeşim Yûnus’un sözüdür: Karanlık içinde kaldığı vakit:
  • Arapçası:
  • Türkçe Okunuşu:
“…Lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu minez zâlimîn(zâlimîne).” (Enbiya, 87)
  • Anlamı:
«Senden başka ilâh yoktur. Seni tenzih ederim, muhakkak ki ben zâlimlerden oldum.» (Enbiya, 87) demişti. (Bkz. Tirmizî, Deavât, 81/3505)
İHTİYAÇ DUASI

HACET (İHTİYAÇ) DUASI
Peygamber Efen­di­miz: «–Di­ler­sen sab­ret, bu se­nin için da­ha ha­yır­lı­dır.» bu­yur­dular. Âmâ ise: «–Yâ Resû­lâllah! Be­ni elim­den tu­tup gö­tü­re­cek kim­sem yok. Bu hâl ba­na çok me­şak­kat ve­ri­yor. Lüt­fen göz­le­ri­min açıl­ma­sı için duâ edi­niz!» de­yin­ce Pey­gam­ber Efen­di­miz (s.a.v): «–Su kabını getir ve ab­dest al! Son­ra iki rekât na­maz kıl! Ar­dın­dan da:
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ وَأَتَوَجَّهُ إِلَيْكَ بِنَبِيِّكَ مُحَمَّدٍ نَبِيِّ الرَّحْمَةِ. يَا مُحَمَّدُ إِنِّي تَوَجَّهْتُ بِكَ إِلَى رَبِّي فِي حَاجَتِي هٰذِهِ لِتُقْضَى لِيَ اَللّٰهُمَّ فَشَفِّعْهُ فِيَّ
“Allâh’ım! Rah­met pey­gam­be­ri olan Ne­biyy-i Ekrem’in Mu­ham­med (s.a.v) ile (O’nun hür­me­ti­ne) Sen’in zâ­tın­dan di­li­yor ve Sa­na yö­ne­li­yo­rum... Yâ Mu­ham­med! İh­ti­ya­cı­mın karşılanması için Se­n’i vesîle edinerek Rab­bi­me yö­ne­li­yo­rum!.. Allâh’ım! O’nu ba­na, şefâat­çi kıl!..” diye duâ et!» buyurdular. Vallâhi biz henüz ayrılmamıştık, aramızdaki konuşma uzamıştı. Derken o âmâ zât, Efendimiz’in yanına geldi. Sanki onda daha önce hiçbir rahatsızlık yokmuş gibiydi, tamamen iyileşmişti.”[1] Biz bu duâyı okuyacağımız zaman, “Yâ Muhammed” hitâbı yerine “Yâ Resûlâllah!” dememiz, Allah Resûlü Efendimiz’e hürmette kusur etmemiş olmak için daha münâsiptir. Efendimiz’in, bu rivâyette ism-i şerîflerini açıkça ifâde etmeleri, o sahâbîye tanıdıkları istisnâî bir cevazdır.[2]
Dipnotlar:
[1] Bkz. Tir­mi­zî, De­avât, 118/3578; İbn-i Mâce, İkāme, 189; Nesâî, Kübrâ, VI, 169; Ahmed, IV, 138; Hâ­kim, I, 707-708; Beyhakî, Delâil, V, 464; Heysemî, II, 279.
[2] Allâme Yûsuf bin İsmâil en-Nebhânî, el-Fedâilü’l-Muhammediyye, Haleb 1414, s. 230.
Allah SIKINTILARINIZI GİDEREBİLECEK TEK GÜÇTÜR Saygılarımla Zümrüdüanka -KHA-IST.

Yorum Gönder

0 Yorumlar