Sıdıka YAKŞİ :OKUMAK VE YAZMAK ÜZERİNE

OKUMAK VE YAZMAK ÜZERİNE

                    Dün standıma bir öğrenci geldi. "Ben de deneme yazmayı çok seviyorum ama okumayı hiç sevmiyorum." dedi. 'Okumazsan yazamazsın!' demek istedim ama kırmak istemedim öğrenciyi. Okumadan, okuma alışkanlığı edinmeden kitap yazılır mı? Ben çok okuduğum için yazmaya başladım. Öyle böyle değil, gerçekten çok okurum ve halen okuyorum. Bir süre sonra, yani yıllar sonra, kendim de yazma ihtiyacı duymaya başladım.

       Biz millet olarak okumayan ama yazmayı seven bir toplumuz. Hepimiz yazıyoruz ama okumuyoruz. Yazan çok ama okuyan yok. Bir de hepimiz kendi yazdıklarımızı beğeniyor, başkalarının yazdıklarını küçümsüyoruz. "Bu ülkede şair mi var Allah aşkına! Oda şair mi? Öyle öykü mü olur!..." Şeklinde konuşuyoruz. Ha bire konuşuyoruz. Hele bir kitap çıkartmamışlar daha çok konuşuyor. Beğenmiyor, dudak büküyor. Eleştiriyor. Ama kendisi oturup daha iyisini yapmaya çalışmıyor. Elbette, okuyucunun fikri de çok önemli. Her okuyup eleştiren kitap yazacak diye bir kaide yok ama "Herkes kendini yazar sanıyor, o şair mi? ..." gibisinden,  ağır eleştirilere de gerek yok.

    Ben bu tür ağır eleştiriler yaptığımı sanmıyorum. Yeni başlayanlara destek vermeli, teşvik etmeliyiz bence. Standıma gelen öğrencinin de şevkini kırmak istemedim. "Benim deneme türü olan kitabım var "Tavsiye Ediyorum" onu alıp okumasını söyledim ama "Okuyamam, çünkü okumayı sevmiyorum" demesine gerçekten inanamadım!
Hala inanamıyorum!
      Okumadan yazılabilir mi? Okumayı sevmeyen yazabilir mi?
Gençleri anlamakta, zorlanıyorum, hatta kitaplarımı gençlerin almasını istemiyorum. Orta yaşlı insanlar alsın istiyorum. Elbette almak isteyen olursa, zorla "Alma" demem ama gençlerle düşüncelerimiz pek uymuyor. Her dönemde böyle olur ya zaten. Gençlerle, orta yaşlıların arasında fikir uyuşmazlığı olur.
Yine iş yaşlılara ve olgunlara düşüyor. Gençler, tez canlı ve hoş görüsüz oluyor. Yaşlılara ve olgun insanlara idare etmek düşüyor.
   Kitap okuyalım. Okuma alışkanlığı kazanalım ve çocuklarımıza kazandıralım. "Okuyunca gözlerim bozuldu" demeyelim. Bir arkadaş tanıyorum hiç okumaz, el işleri yaparken gözleri bozuldu. Ben çok okurum ama o benimle aynı yaşta olduğu halde, üçüncü gözlüğünü değiştiriyor. El işleri, boncuk işleri, dikiş işleri, gözleri okumaktan daha çok yoruyor. O arkadaşım eşini genç yaşta kaybetti, el işi yapıp satmak zorundaydı; mecburdu. Ama gözleriniz bozulacak diye okumaktan korkmayın diyorum. Bilgisayara bakmak da, gözleri çok yoruyor ve bozuyor. Okumak bu saydıklarımın içinde göze en az zarar veren bir eylem. Ben okumayı çok seviyorum ve çok okuduğum için artık yazıyorum.
Sevgiyle kalın

Yorum Gönder

1 Yorumlar

  1. Okumanın insanı dinlendirdiği, dedikodudan ve olumsuz düşüncelerden uzaklaştırdığı, psikolojik olarak rahatlattığı bilimsel olarak kanıtlanmış.

    YanıtlaSil